Sosyalleşmeleri Gündüz Yaşam Evleri ile sağlanıyor..

0

Yaşlılıkta yakın geçmişi unutma ile başlayan, orta evrede kaybolma, ileri evrede ise yatağa bağlı olma gibi durumlarla seyredebilen alzaymır hastalığına sahip bireyler ve yakınlarının rehabilitasyonu ile sosyalleşmeleri Gündüz Yaşam Evleri ile sağlanıyor.

Alzaymır hastalarının kaliteli zaman geçirmeleri, zihinsel rehabilitasyon çalışmaları ile hayata bağlanmaları ve yaşam kalitelerini artırarak rahatsızlıklarının evre atlamasının geciktirilmesi amacıyla hayata geçirilen bu merkezler, hastalara bakım verenlere de “nefes aldırmak”, omuzlarındaki yükü bir nebze de olsa hafifletmek anlayışıyla hizmet sunuyor.

Depresyon, kaygı, uyku bozukluğu, huysuzluk, hayaller, ajitasyon, kafa karışıklığı, kişileri tanıyamama ve yolunu kaybetme gibi birçok soruna yol açan alzaymırda hastanın bakımının yanı sıra onlarla kurulacak iletişimde de özenli ve sabırlı davranmak gerekiyor.

Gündüz yaşam evlerinde verilen bakım desteği, tüm bu süreçlerde hastaların adeta ebeveyni haline gelen, ruhsal ve fiziksel yorgunlukla başa çıkmaya çalışan hasta yakınlarına da psikososyal destek sağlıyor. Aileler bu evlerde bakım konusunda bilgilendiriliyor, alanında uzman kişilerle buluşturuluyor, diğer hasta yakınları ile tanışarak duygu ve fikir alışverişinde bulunuyor.

Türkiye Alzheimer Derneği tarafından Şişli Belediyesinin desteğiyle 2011’de kurulan Gündüz Yaşam Evi de iki katlı ve bahçeli binasında, hemşire, yaşlı bakım ve sosyal hizmet uzmanları ile alzaymır hastalarına ücretsiz hizmet veriyor.

Etkinlik ve seminer salonları, mutfak ile dinlenme ve yemek odası bulunan merkezde, gazete ve şiir okuma, aylık takvim hazırlama, hikaye-mani yazma gibi genel etkinliklerin yanı sıra kavram tanıma, kelime türetme gibi zihinsel aktiviteler; kesme/yapıştırma, ip bağlama, denge sağlama gibi psiko-motor aktiviteler; denge ve koordinasyon, yürüyüş, basketbol oynama, ok atma gibi bedensel egzersizler ile ahşap boyama, ebru çalışmaları, çerçeve süsleme, kumaş üzerine yağlı boya ile resim yapma gibi sanatsal aktiviteler gerçekleştiriliyor.

Ayrıca merkezde, nefes ve ritim çalışmaları, şarkı söyleme, özel gün kutlamaları, bilgilendirme ve psikoterapi toplantıları yapılıyor ve gezi programları düzenleniyor.

Türkiye Alzheimer Derneği Gündüz Yaşam Evi Sorumlu Hemşiresi Gül Geyik, merkeze gelen hastaların güne Türk kahvesi ikramıyla başladığını, daha sonra egzersiz, gazete okuma, zihinsel etkinlikler, oyun ve müzik dinleme gibi aktivitelerle vakit geçirdiklerini anlattı.

Salgın nedeniyle gün içerisinde sabah ve öğleden sonra 3’er kişilik grupları ağırlayabildiklerini aktaran Geyik, toplamda 13-14 kişinin buradaki hizmetten faydalandığını dile getirdi. Gündüz Yaşam Evi’nde ilk ve orta evredeki alzaymır hastalarını misafir ettiklerini aktaran Geyik, aktivitelerin hastalara nasıl bir fayda sağladığına dair şu bilgileri paylaştı:

“Bu evlerde hastalık iyileşmiyor. Sadece geciktirebiliyoruz. Yaptığımız zihinsel, psiko-motor aktiviteler, egzersizler, sosyalleşmeler, şiir okumaları onların tüm hücrelerinin aktif hale gelmesini sağlıyor. Yapılan egzersizler vücut postürünü düzeltiyor. Hastalarımızda asosyallik de var. Burada insanların içinde olduklarında asosyallik boyutu da gidiyor. Dolayısıyla hastalık iyileşmiş, durmuş gibi görünüyor. Ama öyle değil, tüm hücreleri çalıştırdığımız için iyileşmiş gibi duruyor. Yaptığımız egzersizlerde kas gücü yerine geliyor. Hafif eğik yürüyen yaşlımızın dik durduğunu görebiliyoruz. Eline kalem almamış, okuma yazma bilmeyen yaşlılarımız var. Yaptıkları ufacık bir resim dahi olsa, onu mutlaka asıyoruz ve adını, soyadını yazıyoruz. Okuma bilmese bile ‘Bu kimin?’ diye soruyor. İsimleri söylediğimizde, ben mi yaptım bunu diyor. O bakışlarındaki mutluluğu anlatamam.”

Alzaymır hastalarının onlara bakan yakınlarını “annesi” yerine koyduğunu anlatan Geyik, “Yapışık ikiz gibi düşünebiliriz ilişkilerini. Mutfağa gitse o da gidiyor. Banyoda bile yalnız kalamıyor hasta yakınlarımız. Yaşam evlerine hastalarını bıraktıktan sonra, tek başlarına banyoya, alışverişe gidiyorlar. Bakan kişiler uyku düzenleri bozulduğu için uyuyamıyorlar. ‘Bir saat uyudum kendime geldim.’ diyen hasta yakınlarımızla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla bu yaşam evleri hasta yakınlarının iyileşme yeri diyebilirim.” ifadelerini kullandı.

Gül Geyik, Türkiye’de bakım evlerinin sayısının az olduğunu belirterek, “Derneğimizin Şişli, Konya, Mersin ve Denizli’de (Gündüz Yaşam Evi) var. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar alzaymır Gündüz Yaşam Merkezi var. Keşke her mahallede olsa. Ama bu konuda çok yavaş ilerliyoruz” dedi.

Kendilerine ulaşan herkese destek vermeye çalıştıklarını dile getiren Geyik, hasta yakınlarına şöyle seslendi:

“Hastalarını buraya getirebilmeleri için hasta yakınlarımızın zamanlarını da biraz feda etmeleri gerekiyor. Zaten hayatları hep hastalarıyla beraber. Yaşam evlerine geldiklerinde eminim kendileri de iyileşecek. Çünkü buradaki hasta yakınlarımızın da dostlukları kuvvetleniyor.

Arkadaşları, akrabaları uzaklaşıyor, tek başlarına kalıyorlar. Ancak tek başlarına değiller. Bize mutlaka ulaşsınlar, bir telefon kadar yakınız. Web, Instagram, Twitter sayfamız var. Bir de sadece İstanbul içerisinde, buraya gelemeyenler bize telefon ettiklerinde evlerine hemşire yönlendiriyoruz. Hastalıkla ilgili tüm bilgileri evde onlara sunabiliyoruz. Yatak içinde bakımdan, yutma güçlüğü yaşayan hastaların bakımına kadar birçok konuda ücretsiz hizmet veriyoruz.”

“Annem burayı okulu gibi görüyor”

Alzaymır hastası 86 yaşındaki Sebahat Yarin’in kızı Zeynep Yarin artık annesinin sosyalleşme isteğine yeterli gelmediklerini düşündüklerinde onu Gündüz Yaşam Merkezi’ne getirme kararı aldıklarını söyledi.

Annesinin yaşam merkezini bir okul gibi gördüğünü ve buraya gelirken, “Okula gidiyorum” dediğini anlatan Yarin, “Anneme banyo yaptıramazdım ki hastalığından önce çok severdi. Ama okula gidiyorum diye akşamdan hazırlanıyor, kıyafetlerini hazırlıyor. Burada şiir okuyor, şarkı söylüyor, eğleniyor. Daha sosyalleşti. Yaklaşık 10 yıldır ilaçlarının dozu bile değişmedi.” diye konuştu.

Yarin, Gündüz Yaşam Merkezi’nin annesinin değişiminde etkisi olduğunu düşündüğünü, kendisinin de buraya geldikçe rahatladığını ifade etti.

Toplantılar sayesinde alzaymır hastalığına karşı bilinçlendiklerini, bir hastanın beslenmesinden sosyal haklarına kadar birçok konuda bilgi sahibi olduklarını aktaran Yarin, belediyelerin her semtte alzaymır yaşam evleri açmasını talep etti.

Gündüz Yaşam Evi’ne gelen 88 yaşındaki alzaymır hastası Hayriye Üren’in kızı Semra Üren de 30 yıl önce teşhis alan annesinin şu an orta derecede alzaymır hastası olduğunu söyledi.

Annesinin yaşam evine 4 yıldır geldiğini aktaran Üren, “Pandemiden önce sabah gelip 16.00-17.00’ye kadar kalıyorduk, süperdi. Şimdi 2 saat, olmuyor. Biraz daha kalsak iyi olacak. Bize de iyi geliyor burası. Etkinlik yapıyoruz, konuşuyoruz, eğleniyoruz. Bazen hasta yakınlarıyla dışarıda oturuyoruz çay kahve içiyoruz. Ama şu an hiçbir şey yapamıyoruz. O yüzden moralimiz iyi değil.” diye konuştu.

Süheyla Üren ise anneleri alzaymır olduktan sonra agresifleştiğini, birçok şeye itiraz etmeye başladığını, bu durumla baş edebilmek için internetten araştırma yaptıkları sırada Türkiye Alzheimer Derneğini bulduklarını dile getirdi.

Gündüz yaşam evine geldiklerinde güler yüzle karşılandıklarını, annesinin de burayı çok sevdiğini anlatan Üren, “Burada kendimi tekrar buldum.” dedi.

Merkeze geldikten sonra çok şey öğrendiklerini aktaran Üren, “Anneme karşı yaptığımız çok yanlış varmış. Bunları burada öğrendim. Nasıl yaklaşmam gerektiğini, onunla asla inatlaşmamam gerektiğini çünkü algısının sıfır olduğunu öğrendim. Çok faydalı oldu burası.” şeklinde konuştu.

Süheyla Üren, gündüz yaşam evi sayesinde annesinin daha da sosyalleştiğini belirterek, şöyle konuştu: “İstanbul gibi bir yerde artık komşu kavramı kalmadı. Görüştüğü kimse yok. Yaşıtı arkadaşı yok. Annemin televizyondan başka hiçbir eğlencesi yoktu. Buraya geldiğinde arkadaş edindi, onlarla sohbet etti. Burada toplu gösteriler yapılıyor, eğlenceler oluyor. Sanatçı geliyor, bağlamayla türkü söylüyorlar. Annem, elini kaldıramayan insan, burada oynamaya başladı. Çok mutlu oldu. O yüzden buraya severek geliyoruz.”

Birçok alzaymır hastası yakınının böyle bir merkezin varlığından haberdar olmadığına dikkati çeken Üren, gündüz yaşam evlerinin yaygınlaştırılması talebini dile getirdi. Gündüz Yaşam Evi’ne geldikçe bu hastalıkla mücadelede tek başına olmadığını anladığını söyleyen Üren, şunları anlattı:

“Burada herkes kendi derdini veya yaşadıklarını anlattığında dönüp bakıyordum acaba biri bir yerden beni mi dinledi de söylediklerimin aynısını söylüyor diye. Halbuki o da aynısını yaşıyor, onun hastaları da aynı tepkileri veriyor. O zaman sevinmeye bile başladım. Benim gibileri de varmış tek değilmişim diye rahatlıyorsunuz o zaman.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz