Türkiye yerine Hindistan

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok eskilere dayanır. İmparatorluk zamanlarında güçlenen ilişkiler birlikte savaşa girilmesine kadar gitmişti. Sonrasında da iki ülke arasındaki ilişkiler devam etti ve 1960’lı yıllardan itibaren Türk işçileri çalışmak için Almanya’ya göç etmeye başladılar. Bugün dördüncü nesil Türklerden bahsediyoruz. Hiç azımsanmayacak rakamlara ulaşan Almanya’da yaşayan Türkiye’liler, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesinde önemli bir etken. Ya da önemli etken olması gerekir. 

Ama artık durum çok farklı. İki ülke arasındaki sıcak ilişkiler rafa kaldırıldı. Almanya’da yaşayan o kadar Türkiyeli ve Antalya’da yaşayan birçok Almanya’lı rağmen, iki ülke arasındaki ilişkiler sanki ‘akraba ilişkisi’ne dönüştü. Mecbur ama sevgisiz ve isteksiz. 

Angela Merkel, bu hafta Hindistan’a 3 günlük resmi ziyaret gerçekleştirdi. Merkel, bu ziyaretinde nelerden bahsetti ve Hindistan’la ne tür anlaşmalar imzalandı? 

Hindistan ile 17 anlaşma imzalandı. Stratejik işbirliğinin daha da derinleştirilmesi ve ikili ticaretin arttırılması amaçlandı. 

Hangi alanlarda? 

Tarım, denizcilik, akademik, teknik ve mesleki eğitim, sanayi, müzecilik, rehabilitasyon, siber güvenlik, yapay zeka, uzay, stratejik işbirliği, sivil havacılık, teknoloji, tıp ve eğitim. Almanya bu anlaşmalarla Avrupa’da Hindistan’ın en önemli ticaret ortağı haline geldi. Hindistan’da iki bine yakın Alman şirketi faaliyet gösteriyor. Aynı şekilde Hindistan da Almanya’ya 9 milyar euro değerinde ihracatta bulundu. Çok ciddi rakamlardan bahsediyoruz. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi adına Merkel şu cümleyi kullandı: ‘20 bin kadar Hindistanlı öğrenci Almanya’da eğitim görüyor ve daha fazlasını görmek istiyoruz’. Almanya’da eğitim gören bu öğrenciler iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi adına köprü vazifesi görecekler. Merkel daha fazla öğrenci görmek istediklerini ifade ederken hem Hindistan ve hem de Almanya açısından konunun önemini de vurgulamış oldu. 

İki ülke arasında görüşülen konular sadece bunlar değildi, aynı zamanda askeri konular ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda teknoloji ve yetişmiş insan değişimi. 

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

Anlamı şu, Almanya kendine yeni dost ve müttefik ülke oluşturmaya çalışıyor. 

15 Temmuz kalkışması sonrası, Miting Krizi, Kıskanan Almanya, Hitler Almanyası gibi demeçler ve yapay gündemlerle Almanya-Türkiye arasındaki ilişkiler iyice gerildi. Almanya için en önemli müttefik şüphesiz ki, Türkiye idi. Türkiye için de Avrupa ülkeleri arasında en önemli dost ülke, Almanya. 

Almanya-Türkiye arasındaki ilişkinin kötüleşmesi, iki ülkenin de kendilerine başka başka müttefikler aramasına sebep oldu. Almanya için Hindistan, Türkiye için Rusya. Belki şöyle düşünülebilir: ‘Almanya olmazsa başka ülke, ne var bunda?’ 

Beş milyona yaklaşan Türkiyeli nüfus, Almanya haricinde başka hiçbir ülkede yok. Rusya ile ne kadar sıcak ilişkiler kurulsa da, Almanya ile hissedilen sıcaklık kadar olamaz. Kaldı ki, Rusya ile oluşturulan sıcak ilişkiler ‘menfaat birliği’nden öteye gitmez ve gidemez. 

Almanya ile ilişki menfaat birliğinden öte, kader birliği niteliğindedir. 1. Dünya savaşı ve sonrasında 2. Dünya savaşı zamanında Türkiye’nin Yahudilere kapılarını açması ve 1960’lı yıllardan sonra oluşan ‘ara aidiyet ve kültür’ milletinin varlığı. 

Evet, Almanya’daki Türkiyelilerden bahsediyorum. Ne Alman olabildiler ve ne de Türkiyeli kalabildiler. 

Almanyalı Türkler, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için çok önemli rol oynayabilirler ve bu şansı hala kaybetmiş değiliz. Ama bunun gerçekleşmesi için inatlaşmadan ziyade birleşmeye ihtiyacımız var ve bunu sağlayacak olan da siyasi iktidar ve yöneticiler. 

Umarım tekrar aynı sıcaklık sağlanır. 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikBaşbakandan “hayatın normale dönmesi” çağrısı..
Sonraki İçerikEnflasyon rakamları açıklandı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz