Tv Sunucuları ve Ahlak

0

Ahlâk sorunu, çağımızın politik ve ekonomik sorunlarından daha az önemli olmayan büyük ve karmaşık bir problemdir.
Filozoflar, bilim, sanat, devlet ve din adamları, yetişmekte olan kuşakların davranışları üzerine kuşku ve üzüntü ile durmaktadır.
Hemen her yerde, kazanılmış ve kazanılmakta olan bireysel özgürlüğün yarattığı yeni alışkanlıkları, insanlığın geleceği için pek de olumlu sonuçlar ve örnekler olarak karşımıza çıkmamaktadır.

Dün X bir tv kanalında X bir şarkıcının, canlı yayında ulu orta, 80 milyonun huzurunda rakım olarak mahalleli muhabbetinden bile daha düşük seviyede yaptığı konuşmalar ekran karşısındakilerin kızarmasına, şaşırmasına ve ayıplanmasına neden oldu.

Diyaloglar sansürsüz şu şekilde;
“Sperm bankasından hamile kalmak ister misin?” “Annem koca adayı çıkmadı. Hiçbir şey de kalmadı. Öyle bir şey yaparız demişti”
“Kız yazık ne inşaat işçileri var. Onlar insan değil mi? Kız siz ne bekliyorsunuz doğurmak için. Baktın adamın genleri güzel. Maşallah sırım gibi. Tuttuğunu koparıyor, kuvvetli! Yap çocuğu ne var?”

Buradaki faslın neresini konuşmak lazım…
Ulu orta sperm bankasının teşhir ve teşvik edilmesini mi? İnşaat işçilerinin izzet-i nefsleriyle oynanmasını mı? Bu tür bir diyaloğun gün ortasında yayınlanabilmesini mi? Sunucunun bu özgüveni nereden aldığını mı? Bu ve benzeri evlilik programlarında (hala yayınlanıyor mu, bilmiyorum) sergilenen edebe muğayyir hallere RTÜK’ün tepkisi/tepkisizliği mi?

(Bu tür programlarla insanlara; nişanlısı gelecektir diye her gün gelin elbiselerini giydirip fakat beklediğinin gelmediğini görerek ertesi gün tekrar giyinmek üzere; bu ümid elbisesini çıkaran, delirmiş kızlara benzettiler.)

Değer yargılarının yönünü ve niteliğini sürekli olarak ve sık sık yeni rejimlerle tahrip ettiğimizin farkında mıyız?

Türlü zaman ve olayların etkisi altında kaldığımız konuları dile getirip yazıyorum. Burada erdemlik kurallarından hiç birini öğütlüyor değilim. Hiç kimsenin özel davranışlarını, severek ve isteyerek ayarlamış olduklarına emin değilim.

Ancak; insanları iyiye, doğruya, güzele alıştırabilmek için, kendilerine vereceğimiz öğüt ve vaazlardan evvel, onları erdemlik yollarından uzaklaştıran koşulları yok etmek gerekir.

Tv’de asla ve kat’a böyle bir muhabbet arz-ı endam etmemelidir. Show uğruna, reyting uğruna yapılan densizlikler, sizi maymuna çevirir de, farkına çok geç varırsınız. Giden sadece edep değil aynı zamanda ahlâktır da…

Ahlâk, hem sosyal dengeyi hem de fertler arasındaki bağlılık ve disiplini gerçekleştirir. Tv ekranlarından boca edilen zifti, zibili kabul etmek mi lazım?

Şu halde; toplumu kendi tabiî akışına mı terk etmelidir? Gelecek kuşakları başka toplumlardan -bilhassa tv ekranlarından- akıp gelen yıkıcı, korkunç, ülküsüz ve hayvani bir hayata sürükleyen etkilere karşı koruyucu bir tedbire hiç mi başvurulmamalıdır?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz