- Yanılsama! - 18 Mart 2022
- “Umut Tohumları” Yeniden Yeşerme Meylinde! - 13 Şubat 2022
- Mutlakiyet mi? Cumhuriyet mi? - 1 Şubat 2022
Çok da değil, şunun şurasında sadece beş yıl önce bu ülkeye saçılan kutuplaştırma sürecini, “Umutsuzluk Tohumları” başlığı ile siz değerli okurlar ile paylaşmışım.
Ne yetişeceğini, büyüyünce ne geleceğini, rengini, şeklini, adını ve vereceği tadın nasıl olacağını bildiğin bir ürünü, “tohum” ile toprağa hapseder, yetişme şartlarını yerine getirir, destekler, bakımlarını yapar ve bir süre beklersen aynısını alırsınız demişim.
Elma tohumundan armut gelmesinin beklenmemesini de..
İnsanların iç dünyalarına, benliklerine, kişiliklerine ekilebilen, yeşertilen, zihinsel, duygusal, manevi, ruhsal tohumlar da vardır.
‘Gönül tarlası sürülmeden söz tohumu ekmek insana pek fayda sağlamayabilir.’
Hangi çiftçi toprağını sürmeden tohum eker!
Sürülmemiş sert toprağa ekilen tohum; ya rüzgarlarla savrulur, ya da yağan yağmurla sökülür gider ekildiği yerden.
Tohumlardan birisi de “korku tohumu”.
Korkma eylemi, topluma yaşatılanlarla, bireylere müdahalelerle, kültür haline dönüştüğünde, “Korku Kültürü” haline getirilmektedir.
Yani “korkmak”, adeta kültürleştirilmektedir…
İnsanlara birçok eylemi yaptıran da hep bu “korku”dur.
Bizim toplumumuzun oldukça fazla, derinden hissedilen baskı ve korku sonucu güdülen koyunlar gibi yaşamamaya yönelik dik duruş, güven, güç bulabilmemiz, vatandaş ve birey olarak ayakta kalabilmemiz, ancak ve ancak bu korkularımızın üzerine gidebilmemiz ile mümkündür.
Neyse!
Ve şimdi umutsuzluk tohumları, saçıldığı gönül topraklarından sökülmeye, yerine de yeniden “umut tohumları” saçılmaya çalışılıyor…
Adeta nadasa bırakılmış bir toprak gibi, yine, yeniden bir umut yeşeriyor toplumun vicdanında…
Ama uzun yıllardır umutsuzluk tohumlarından beslenen güçlenenleri de unutmamak lazım!
Ayrık otu gibi, ısrarla, inatla, bıkmadan, usanmadan yeniden filizlenmek isteyeceklerdir onlar da…
Umutsuzluk; çalışma, üretme, tüketme ve yaşama sevincini bitirdi insanların.
Zaten içinde bu sevinçleri, bilinçleri barındırmayanlar, hala farkında bile değiller!
Birçok hususta, gelen zamlarda, yasal uygulamalarda, “ölümü gösterip, sıtmaya razı etme aracı” olarak umutsuzluk tohumları saçılmadı mı?
Belki de şimdi, becerilebilirse, başarılabilirse, önümüzdeki yıllar yaşam tarlalarında yeniden umut tohumları filizlenecek!
Tarlaların ortasına dikilen beton duvarların engel olduğu, güneşi görmemesi için engellerin konulduğu, susuz, nefessiz bırakıldığı “umut tohumları”, belki yeniden filizlenecek!
Gidilmeyen yolların..
Aşılmayan köprülerin..
Ucu karanlık tünellerin..
Olmasan da yapılan hasta muamelesinin..
Güneşsiz, bulutsuz, havasız bırakılan ama kondurulan alanların..
Ve cümle “umutsuzluk tohumlarının” belki de sonu geldi!
Bakalım becerilebilecek mi?
Bakalım başarılabilecek mi?
Bakalım “altı ayrı özellikli umut tohumu”, bu topluma yeniden yeşerme meyli ile birleşerek, saçabilecek mi “umut tohumlarını”…











