Üniversite Erdoğan tarafından zorbalıkla kapatıldı.. Adaletsizliğin, hukuksuzluğun, yasakçılığın, baskının, kötü yönetimin sorumlusu bizatihi Erdoğan’dır

0

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul-Esenyurt İlçe Kongresi’nde konuştu. “Türkiye, bu iktidarın rant kavgalarından, yolsuzluklarından, israfından, ekmeğini küçültmesinden, ekonomik palavralarından bıkmış durumdadır.” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

“İnsanımız huzur istiyor kardeşlerim. İnsanımız bu iktidarın kısır döngü kavgalarından, bitmez tükenmez ağız dalaşlarından, herkesi hain herkesi düşman görmesinden, adaletsizliklerinden, adam kayırmacılığından bıkmış durumdadır. Türkiye huzur istiyor kardeşlerim. Türkiye bu iktidarın rant kavgalarından, yolsuzluklarından, israfından, ekmeğini küçültmesinden, ekonomik palavralarından bıkmış durumdadır.

Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalmanın dışında başka bir gündemleri bulunmamaktadır. Türkiye derdi olmayanların, millet derdi kalmayanların, adalet meselesi olmayanların milletimizin geleceği için söyleyecekleri de kalmamıştır. Onun için hep geçmişi konuşuyorlar. Onun için adaleti, hukuku, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, ahlakı, eşitliği duyunca rahatsız oluyorlar. Onun için milletimize umut vermek yerine, korku aşılıyorlar. Onun için farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek yerine, tehdit görüyorlar.

Onun için 83 milyon insanımızı bir araya getirmek yerine ayrıştırıyorlar. İşte gördünüz, Çarşamba günü, bir gece yarısı kararıyla, Türkiye’nin en kaliteli eğitim kurumlarından birinin, Şehir Üniversitesi’nin kapısına kilit vurdular. 28 Şubat’ta yerlerde sürüklenenlerin, hapislere girenlerin, okullardan atılanların kurdukları bir üniversite bizzat Tayyip Erdoğan tarafından zorbalıkla kapatıldı. Bu zalimliği, gaddarlığı, vicdansızlığı niye yaptılar biliyor musunuz?

Bu kirli karara imza atan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta muhafazakar-dindar kesimler olmak üzere bütün topluma şu mesajı vermeye çalışıyor: Ya boyun eğeceksiniz ya da tasfiye olacaksınız. İktidar ve 28 Şubatçı ortaklarının Türkiye’si adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve zorbalığın olduğu bir Türkiye’dir.

Herkes kendilerine biat etsin istiyorlar. Farklı bir düşünce serdedilmesine, farklı bir görüş bildirilmesine tahammülleri yok. Farklı bir düşünceniz, görüşünüz, bağımsız bir yapınız varsa tehdit görülürsünüz ve cezalandırılırsınız. Peki kardeşlerim, sizlerin huzurunda bir kez daha soruyorum: Siyasi rekabetin de bir ahlakı ve namusu yok mu? Sizi kötülük yapmaktan alıkoyacak hiçbir değeriniz kalmadı mı? İktidarınızı korumak için her şeyi mubah mı görmeye başladınız?

AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerimin bu yaşananlar karşısında içlerinin kan ağladığını biliyorum. Binlercesinin çocuklarının okuduğu Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasını Cumhurbaşkanı en başta onlara açıklayamaz. Ama geldiğimiz nokta herkesin başını ellerinin arasına alıp düşünmesini gerektiriyor. Artık ‘cumhurbaşkanı iyi ama çevresi kötü’ aldatmacasının daha fazla savunulacak hali kalmamıştır.

Türkiye’deki adaletsizliğin, hukuksuzluğun, yasakçılığın, baskının, kötü yönetimin sorumlusu bizatihi Erdoğan’dır; çünkü çevresini bu odaklarla dokuyan da bizzat kendisidir. İktidarın yolu da, yol arkadaşları da ortada. Milletimiz olan-biteni engin ferasetiyle görüyor.

Şehir Üniversitesini kapatma kararı aslında özgüven ve birikimden yoksun olanların nitelikli kaliteye düşmanlıklarının eseridir. Kendi birikimine güvenemeyen ve özgüvenini kaybeden otoriter yöneticiler iki yolu tercih ederler: Senden daha nitelikli olanları ya tasfiye et ya da boyun eğdir! Bugün olan da budur. Şehir Üniversitesinin kalitesi onları korkuttu.

Zannediyorlar ki kalite standardı ortadan kalkınca kalitesizlikleri görünmez olur. Mesela sıfır makaleli rektörlerin olduğu bir ortamda cehaletin örtülmesi daha kolaydır diye düşünüyorlar. Ama beni asıl üzen daha önce nitelikleri ve şahsiyetleri ile tebarüz etmiş benim de şahsen tanıdığım YÖK üyelerinin, akademi mensuplarının, milletvekillerinin, sivil toplum temsilcilerinin bilge lider Alija’nın yakındığı taktik sessizliği tercih etmiş olmalarıdır.

Kendilerinin de vaktinde takdir ettikleri, içinde bulunmaktan hisseyab oldukları bir vakfa kayyum atanması ve neticede Türkiye’nin kısa sürede en kaliteli üniversiteleri arasına giren Şehir Üniversitesinin kapanması karşısında vicdanları harekete geçer diye düşündüğümüz dostlarımızın sükutu kibirle ve kinle bu üniversiteye kapatanlar kadar üzücü olmuştur.

Bu sükut edenler zannediyorlar ki bir müddet sonra bu fırtına geçer ve onlar da kaldıkları yerden ‘medeniyet’, ‘hikmet’, ‘irfan’, ‘bilgi’, ‘özgürlükler’ diye ahkam kesmeye devam ederler. Bu dostlarımız unutmasınlar! Siyasette taktik adımlar belli ölçüde mazur görülebilir, ama ilim hayatında asla!

Elde ettiklerini düşündükleri mevki makam ve statü gibi taktik kazanımlar için susanlar bir müddet sonra önce kendi vicdanlarınca, sonra hafızası son derece kuvvetli olan tarih nezdinde mahkum edilirler. Onları bir kez daha düşünmeye ve vicdanlarından gelen derin feryadı duyarak tepki vermeye çağırıyorum. Onlar da bilmelidir hiç bir güç vicdanlardan daha belirleyici, hiç bir makam savunulan değerlerden daha kıymetli değildir.

Hiç kimse ilme ve vakıf geleneğine darbe vurulan 29 Haziran gecesini unutturamayacaktır. 29 Haziranı her yıl ‘Akademik özgürlükler günü’ olarak anacağız. Daha önce söylemiştik; Yıkmak kolay, yapmak zordur! Ama yine söylemiştik ve bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz.

Onlar korkuyu vaad edecek, biz ümidi dalga dalga büyüteceğiz. Geçen hafta Erdoğan sosyal medyanın kendileri için ne kadar önemli olduğunu anlatıyordu gençlere… Hani şu Türkiye dislike rekoru kıran konuşması… Üzerinden dört gün geçti aynı Erdoğan sosyal medyayı, youtube’u kapatacağız dedi…

Kapatmaya alıştılar bunlar… Kapatmadan duramıyorlar… Youtube’u, twitter’ı, instagram’ı kapatabilir misiniz? Sizden her şey beklenir. Ülkeyi kabile devleti, aile devleti aklıyla yönetenlerden her şey beklenir. Peki, rahatsızlık ne? Niye sosyal medyayı kapatmayı gündemlerine aldılar?

Bir yasal boşluk mu var? Hayır, bu platformlarda suç işleyenlerle ilgili hiçbir yasal boşluk yok. Yeni bir düzenlemeye de ihtiyaç yok. Suç işleyenler çok rahatlıkla yakalanıp cezalandırılabiliyor. Doğru, iktidarın trolleri, arsızları, çeteleri sırtlarını devlete dayayarak rahatça sayıp sövebiliyorlar.

Onlar hakkında hiçbir yasal işlem başlatılmıyor, ellerini kollarını sallayarak karakter suikastı yapmaya devam edebiliyorlar. Ancak iktidarı rahatsız eden herkesle ilgili hemen yasal işlem başlatılıyor. Ortada bir yasal boşluk yok, inisiyatif farklılığı var. Bu yüzden, amacınız, hedefiniz belli…

Geleneksel medyayı kontrolünüz altına aldınız. Kimin konuşacağını, neler konuşulacağını sizler belirliyorsunuz. Geleneksel medya kanallarında sizi rahatsız edecek hiç bir konuşma, hiçbir haber yapılamıyor. Ama sosyal medya platformlarını kontrolünüz altına alamıyorsunuz. Mesajları, haberleri, kişileri engelleyemiyorsunuz. Sizi asıl rahatsız eden bu. Sizden başka kimse konuşmasın, sizin fikirleriniz, görüşleriniz dışında hiçbir görüş ortaya konulmasın istiyorsunuz. Sosyal medyadan rahatsızlık duymanızın temel sebebi bu.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz