Yaşamın kıyısında Afganistan yazı dizisi…

0
Latest posts by Cafer Gezek (see all)

Dünya’dan, yaşamdan uzakta bir ülke Afganistan…

Yirmi yıllık işgalin sonunda Amerika’nın Taliban’a hediye eder gibi bırakıp gittiği ülkede yaşam insanlar için her geçen gün daha da kötüleşiyor. Tabi bu durum kadınlar için daha da çekilmez bir hal alıyor. Amerika’nın Afganistan’dan çekildiği günlerde kendisinden boşalan yerleri Taliban’ın işgal etmesi sonrası ülke insanlık dışı bir dramı yaşamaya başlamış. Başkent Kabil’in de işgal edilmesi ile on binlerce insan ülkemize doğru kaçmaya başlamıştı. Tabi herkes kaçanlar kadar şanslı değildi. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) tercümanlık ve danışmanlık hizmeti veren sivil Afgan vatandaşları gibi. O günlerde kaçma şansı olmayan o insanlardan biri ile farklı günlerde zor şartlar altında ve kısıtlı imkanlar çerçevesinde iletişime geçmiş ülkenin son durumu ve insanların vaziyeti hakkında bilgi almıştım. Yardım çığlıklarını ise Ocak Medya ailesine katılmadan önce köşe yazarlığı yaptığım kurum aracılığı ile de Türkiye’ye duyurmaya çalışmıştım.

Afganistan’daki o kaynağım ve ailesi uzun ve zor uğraşlar sonrası nihayet Türkiye’ye gelebildi. Kendisi ile İstanbul’da buluşabildiğim bu kaynağım ile Afganistan’ın son durumunu ve zorlu kaçış hikayesini konuştuk.

Bugüne kadar burada oturdukları koltuklardan bizlere Afganistan’ı anlatan gazeteci veya uzmanlardan dinlediğimiz Afganistan’ı bu yazı dizisinde bir de gerçek bir Afganistanlıdan dinleyelim.

TSK’ya hizmet veren 153 Afgan personelden teşekkür…

Henüz isminin açıklanmasını ve fotoğrafının çekilmesini istemeyen kaynağım ile Türkiye’ye geldikten sonra girdiği karantina süresinin bitmesinin ardından randevulaştığımız üzere Şişli’de buluştuk. Kaynağım Afganistan’da bir iş adamı kimliğinin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerine danışman olarak hizmet veren 153 Afgan vatandaşından birisi. Kendisi, Taliban’ın Kabili işgal ettiği günlerde bütün NATO üyesi ülkeler kendilerine hizmet veren sivil Afgan personelini aşçılarına varana kadar yurtdışına çıkartırken TSK’nın söz verdiği halde kendilerini ülkeden çıkarmadığını dile getiriyor. Aslında yineliyor desek daha doğru olur çünkü bu iddiasını başkent Kabil’in işgal edildiği günlerde konuştuğumuzda da tekrarlamış ve bunu Türkiye’de ilk defa haber yapan birisi olduğum için röportaja başlamadan önce ilk iş olarak 153 personel adına bana teşekkür etti. Bu bana yaptığım işin önemini bir daha hatırlatırken verdiği hazzın ise tarifi imkansızdı. Bunu itiraf edemeden geçemeyeceğim. Bu arada belirtmem gerekiyor ki bu kişi ve ailesi Afgan vatandaşlıklarının yanı sıra Türkiye vatandaşlıkları da olduğu için kaçıp hayatlarını kurtarabildi. Hayatlarını kurtarabildi diyorum çünkü NATO şemsiyesi altında çalıştıkları Taliban tarafından bilindiği için hain gözüyle bakılıyor bu yüzden de örgütün ölüm listesinde yer alıyorlar.

Röportaja başladığımız dakikalarda çalan telefon…

Oturduğumuz kafede çaylarımız geliyor bir taraftan çaylarımızı yudumlarken bir taraftan da aklımda onlarca soru. Hiç bilmediğim Afganistan’ı tanımak, neden bu duruma düştüğünü öğrenmek istiyorum. Diğer taraftan da işgalin ilk günlerinde elektrik kesik olduğu için karanlık bir evde zor şartlar altında benimle telefonla konuşmaya çalışırken Taliban militanlarının sokakta duyulan ayak sesleriyle telefonu yüzüme kapatmak zorunda kalan bir adam nasıl oldu da üç çocuğu ve karısı ile o cehennemden kaçabildi? Evet çocuk deyince sanırım sizin de aklınıza yürek burkan aynı kare geliyor. Amerikan askerlerine yani hayata yaşama fırlatılır gibi fırlatılan çocuklar…Bu konuya daha sonraki yazı dizisinde geleceğim.

Ben bunları düşünürken onun telefonu çalıyor. Telefonu açıyor ve yarım saat kadar Afganistan’ın ortak resmi dili olan Darice konuşmaya başlıyor. Telefonu kapattıktan sonra kiminle ne konuştuğunu özetliyor. Arayan Taliban’ın başkent Kabil’i işgali öncesi bir polis karakolunun amirliğini yapan bir arkadaşı. Henüz Afganistan’da ve ölüm korkusuyla kaçak yaşıyor. Telefondaki kişi, Taliban öncesi de her ne kadar adalet olmasa da kendisinin kanun çerçevesinde görevini yaptığını ancak bundan dolayı zarar gören birilerinin atacağı bir iftira ile Taliban tarafından hain olarak suçlanıp öldürülebileceğinden korktuğunu söylüyor. Yanımdaki kişi ise elinden bir şey gelmediği için üzgün bir şekilde arkadaşına sadece uzun bir süre aynı yerde kalmamasını sık sık ev değiştirmesini önerebiliyor.

“Yaşamın Kıyısında Afganistan” yazı dizisinin ikinci bölümünde ülkede çoğunluğu oluşturan ırklar, gruplar ve durumları nedir?

Afganistan neden bu durumda?

Taliban gerçekten kadınlara karşı yumuşadı mı?

Afganlıların Atatürk hakkındaki düşünceleri ne?

Tüm bunları kaleme alacağım.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz