Yeni bir dile ihtiyacımız var

2
Illustrative image of sub conscious level

YENİ DİL, YENİ RUH, YENİ DÜŞÜNCE

Yeni bir dile ihtiyacımız var:
İktidar diline, muhalefet diline, baskı, zorbalık, hâkimiyet diline değil.

Yeni bir lisana ihtiyacımız var:
Sevgi, muhabbet, merhamet, istişare lisanına.
Dostluk diline, birbirimizi anlama, birbirimize hüsn-ü zanla bakma lisanına.

Yeni bir konuşma tarzına ihtiyacımız var:
Rekabetle, başkasını kötülemekle, insanları aşağılamakla değil.
Anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmakla.
Farklılıklara saygı duyarak,
Başkasının bakış açısıyla da bakmaya çalışarak,
Tek doğru benimki anlayışından sıyrılarak.

Yeni bir tevazuya ihtiyacımız var:
Öncemizin bir damla su,
sonramızın bir karış toprak olduğunu bilmeye,
Kul olmanın dışında elimizde hiçbir şeyin olmadığını,
Bizim gibi görünen her şeyin, O’ndan olduğunu,
Kulluğun gurura değil, tevazuya, eğilmeye,
Hüzne sebep olduğunu bilmeye.

 

Yeni bir düşünce şekline ihtiyacımız var:
Daima Allah bizimledir diyen,
Her amelimizin hesabını,
O’nun karşısında vereceğimizin bilincinde olarak.

Yeni bir şevke ihtiyacımız var:
Allah adına işleyen, Allah adına başlayan,
O’na kul olmanın heyecanını yaşayan.
Seçilmiş varlıklar olmanın doyumsuz anlamını tadan.

Yeni bir güzelliğe ihtiyacımız var:
Allah adına gören gözlere.
Allah adına bakan gözbebeklerine.
O’nun adına bakıp her şeyi güzelleştirmeye,
Her güzeli O’ndan bilmeye.
“Allah güzeldir, güzelliği sever.”
O güzelle güzelleşmeye,
O güzelle çirkinlikleri yok edip,
her şeyi güzelleştirmeye…

“Benim susmam fikir,
konuşmam zikir,
bakışım ibret bakışıdır” diyen,
Peygamber’i anlamaya, yaşamaya, hissetmeye,
içselleştirmeye ihtiyacımız var.
Kalp aynamızı cilalamaya, parlatmaya ihtiyacımız var.

Bin yıldır biriken tozları silkip atarak,
“Kalpler ancak O’nun zikriyle tatmin olur” anlayışıyla,
Zikri aklımıza, gözümüze, gönlümüze,
Ruhumuza, tefekkürümüze ufuk eyleyerek.

Bu dünya ve dünyevilerle, mâsivayla,
Sadece zihinsel düzeyde baş edemeyeceğimizi bilmeye ihtiyacımız var!

O zaman Rabbimize ihtiyacımız var.
O’nun güzel isimlerine,
O’nun güzel sıfatlarına,
O’nun rahmetine, bereketine, adaletine…

Zira O şöyle demişti;
“Onlara söyle ki,
Ancak Allah’ın lütfüyle,
Ve rahmetiyle ferahlansınlar.
Bu onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.”

O zaman dünyada toplayıp durduklarımıza,
Peşinden koştuklarımıza,
Uğruna aklımızı, gönlümüzü, ruhumuzu kaptırdıklarımıza ihtiyacımız yok.

Sadece O’na ihtiyacımız var.
Rahmetine, lütfuna.
Marifetullaha…

 

 

Önceki İçerikCumhurbaşkanı Erdoğan’dan Merkel’e tepki: Sana yazıklar olsun
Sonraki İçerikHollanda ile üst düzey ilişkiler askıya alındı; diplomatik uçuşlara izin verilmeyecek
(Özgeçmiş ve özgelecek) İzmir'in yokuşlu sokaklarında doğdu. Kuşadası'nın denizlerinde sonsuzluğun lezzetini tattı. İstanbul'da okudu. Ordu, Zonguldak, İstanbul, Şanlıurfa'da dersler yaptı. Hayatı, edebiyatı, Kur'an ve Risale (okumayı değil) çalışmayı önemsiyor. Bunların monotonlaştırılmalarına,sıradanlaştırılmalarına, dünyevileştirilmelerine karşı çıkıyor. Artık okuyarak değil, okuduklarımız üzerinde çalışarak, kafamızı çatlatırcasına düşünerek, tahkik ederek bir şeyler öğrenebileceğine inanıyor. Cenneti de cehennemi de önce bu dünyada görüyor. Varlığı, insaniyetini, duygularını ve düşünceyi önemsiyor. Artık nutuk, vaaz, ben en iyi bilirim zamanlarının bittiğine inanıyor. Hakikati eşit bir ilişki içinde; beraber, arayarak, bir masa etrafındaki çalışma grupları ile yakalayabileceğine, en azından hissedebileceğine inanıyor. Hayatı, dünyayı, varlığı, insaniyeti vs. anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyor. Allah'ı, âlem-i gaybı ve ölümden sonrasını çok özlüyor ve merak ediyor.

2 YORUMLAR

  1. Ellerinize yüreğinize sağlık hocam. Bizim içimizden geçenleri kaleminize aldığınız için teşekkür ederiz. Daim olur İnşaallah.

  2. Levent Bey,

    Tespitlerinize yürekten katılıyorum.
    Sonuç olarak İslami anlayışımızı zahiri, şekilci, kalıpçı boyuttan kurtarıp marifet boyutuna kavuşturabilmemiz gerekiyor.
    Bu sorunu nasıl başaracağımız yaşayarak göreceğiz.
    İslam aleminin ve tabiiki bizim temel sorunumuz İslami anlayışımızın yanlışlığıdır.
    Tevhid anlayışımız salt tenzihi boyutta. Hz. Peygamberin kavseyn anlayışının çok uzağındayız.
    Görüşmek ümidiyle,
    Selam ve hürmetlerimle,
    Dr.Gaffar Yakın

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz