Yüzde 1000 zam ne anlama geliyor?

2
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Resmi Gazete’nin 10 Ocak tarihli sayısında yayınlanarak yürürlüğü giren yönetmelik. Şehirlerarası otobüs firmalarının her yıl düzenlenen yetki belgesi zammından behsediyorum. Yüzde 23 oranında zam yapılması gereken yetki belgelerine yüzde 1000’e varan ölçüde zam yapıldı. 

Biraz daha açalım. 

Yetki belgesi 100 TL olsa, olması gereken zamla 123 TL olması gerekecekti. Ama yapılan yüzde 1000 zamla bu yetki belgesinin 1000 TL olması gerekiyor. 

Otobüs firmaları gelen bu zammı çok doğal olarak müşterilerine aktaracaklar. Yoksa ayakta kalamazlar ve firmalar bir bir kapanır. 

Zam eğer kasıtlı olarak bu kadar yüksek tutulduysa, şu düşünülmüş olabilir: Vatandaşlarımız otobüsleri kullanmasınlar, tren ya da uçakları kullansınlar. 

Pekala. 

Uçaklar çevreye daha mı az zarar veriyor? Hayır. 

Trenler daha mı güvenli? Yaşanan tren kazaları böyle olmadığını gösterdi ve yaşanan kazalardan dolayı sorumlu olacak muhataplar bile ortaya konulamadı. 

Vatandaşlarımız otobüsleri kullanıyorlar ve kullanmaya da devam edecekler. 

Peki bu yüzde 1000 zam ne anlama geliyor? 

Bu zam oranına daha da tepeden bakmak istiyorum.

Otobüsleri kullananlar, bu ulaşım araçlarını kullanmaya mecbur kalan vatandaşlarımız, orta direk dediğimiz orta sınıf ve dar gelirli olan insanlarımız. Bir, iki ya da üç aracı olanlar ulaşım için otobüsleri tercih etmiyorlar. Yani durumu iyi olanlar kullanmıyorlar. 

Bu zam dar ve orta gelirli insanlarımıza yüklenen çok ağır bir yük. Onları belli bir hayat tarzına mahkum etmeye yönelik bir fiyat artışı.

Önce şuradan başlayalım: Kendi lüks araçlarında videolar çekip, iktidarı öve öve bitiremeyen bazı kişiler için sorun yok. Çünkü bu kişileri otobüslerde böyle videolar çekerken görmüyoruz, çünkü bu kişiler otobüslere binmiyorlar. Onların tuzu kuru. 

İktidarda olan zihniyetin esas amacı neydi? 

Dar ve orta gelirli insanlarımıza nefes aldırmak. Ama gelinen nokta, kendi zenginlerini oluşturan bir yapı ve gene dar-orta gelirli insanlar var ve gün geçtikçe de artmaya devam ediyor. 

Daha önce de aynısı olmuştu, ileride de aynı olacak. 

Belki şimdiki durum, kendini muhafazakar/dindar olarak tanımlayanların faklı olacakları inancı ve düşüncesiydi. Budur zaten bizim de böyle eleştirmemiz. 

Ama değişen bir durum yok. 

Neden mi?
Çünkü sistem bu. 

Sistem, zenginleri daha zengin, dar ve orta gelirli olanları daha da fakirleştiren vahşi bir yapı. İktidara gelenlerin zenginleri yoksa, kendi zenginlerini oluşturmasına mecbur bırakan şeytan çarkı. 

Bu zammın vatandaşlarımız için bir düşünce basamağı olması gerekir kanaatindeyim. Dar ve orta gelirli olanların da rahat yaşayabilecekleri, zenginlerin daha zengin olmadığı, eşit haklar- eşit kazanım ve eşit paylaşımdan söz edilebilen insani bir sistem arayışı…

Alternatif sistemler üzerine düşünme…

Alternatif sistemler üzerine düşünmeye başlama sadece ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren bir konu değil. Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun, bütün dünyada gelir adaletsizliği sorunu var. Türkiye de böyle, Orta Doğu ülkeleri de, Avrupa da…

Ekonomi ile ilgili dergilere bir göz attığımızda hep aynı bilgileri okuyoruz: Zenginler bir önceki seneye göre kazançlarını sürekli arttırıyorlar. Ve bu zenginler paralarını dar ve orta gelirli insanları pazar olarak kullanarak kazanıyorlar. 

Alternatif sistemler neler olabilir? 

Daha adaletli bir sistem nasıl olmalıdır? 

Bu vahşi sistem nasıl dönüştürülür? 

Gelir adaletsizliğinin ortadan kalkması için ilk yapılması gerekenler nelerdir? 

Çocuklarımız, torunlarımız da aynı vahşi sistemde mi yaşamak zorundalar? 

Önceki İçerikKadir Inanir’dan Terörist mi Olur?
Sonraki İçerikKüresel borçlar 253 trilyon dolar..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

2 YORUMLAR

  1. Bu sıkıntılardan kurtulmak icin bu iktidara özellikle oy verildi. Sonuç yine aynı. Bazen kendime soruyorum ben aptalmiyim yoksa herkes benim gibimi. Demek millet bu iktidardan memnunki sesini çıkarmıyor. Eleştirince hemen arkandan konuşuyorlar. Bu varya bu fetöcü.Siz esitsizlikten pahaliliktan bahsediyosunuz. Orta sınıf dediniz onlar öldüler. Biz orta sınıf veya dar gelirli muhafakar topluluk Allah’ın verdiği aklı kullanmazsak bize bunlar hak .Sukutu hayale devam.

  2. Sayin Ömer,
    Insanlarimizin kendi gelirlerini düsüneceklerine, hala daha bos heveslerle kendilerini kandirmalarini anlamiyorum.
    Saniyorum insanlarimiz, baskalarinin zenginlik icinde yasamalarini izlemekten zevk aliyorlar ve bu da yetiyor.
    Sevgi ve Bilgiyle kalin

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz