Zaferlerimiz

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Allah’a hamd, Resulüne salat, selam olsun.

Tanımlar

Zafer, sözlükte; başarı, yengi demektir. Kavram olarak: Savaşta kazanılan başarı; düşmanı yenme, üstün gelme; bir yarışma veya uğraşıda çaba harcayarak elde edilen başarı manalarına gelir.

Arapça’da “açma, yol gösterme, hüküm verme, galibiyet ve zafere ulaştırma” anlamlarına gelen fetih, kavram olarak; İslâm’ın meşru gördüğü maksat ve usuller çerçevesinde, Müslümanların, Müslüman olmayan şehirleri, ülkeleri almalarına denir.

Ağustos ayı ve zaferlerimiz

Ağustos ayının,  milletimiz için önemli ve ayrı bir yeri vardır. Zira tarihimizde en önemli zaferler bu ayda gerçekleşmiştir. 

Ağustos ayındaki zaferlerimizi kısaca hatırlayalım:

Malazgirt  Meydan Savaşı; 26 Ağustos 1071’de Malazgirt ovasında meydana gelmiş, Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşmiştir. Anadolu’nun Türk’lere yeni yurt olmasını sağlamış olan meydan savaşıdır.

Otlukbeli Savaşı:  11 Ağustos 1473’te Osmanlı Devleti ile Akkoyunlular arasında gerçekleşmiştir. Fatih Sultan Mehmet döneminde kazanılan bu zaferle Osmanlı sınırları, Doğu Anadolu bölgesine kadar genişlemiştir.

Mercidabık Şavaşı:Yavuz Sultan Selim döneminde, 24 Ağustos 1516 yılında Osmanlı Devleti ile Memlükler arasında yapılan savaştır.  Kazanılan zaferle beraber Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına katılmıştır. Böylece Mısır yolu Osmanlı Devleti’ne açılmıştır. Bu zafer sonunda Osmanlı Devleti cihan devleti olma yolundaki adımlarını hızlandırmıştır.

Çaldıran Savaşı: 23 Ağustos 1514’te Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında yapılan muharebedir.

Mohaç Meydan Muharebesi: Osmanlılarla Macarlar arasında Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1526 yılında yine Ağustos ayında yapılan bir meydan savaşıdır.

Kurtuluş Savaşı: Birinci Dünya Savaşı’ndan bir süre sonra topraklarımız düşmanlar tarafından işgal edilmişti. Vatanımızı işgal eden düşmanları vatanımızdan çıkarmak için birlik ve beraberlik içinde yapılan mücadelelere Kurtuluş Savaşı denilmektedir. 

Kurtuluş Savaşı’na ayrıca Millî Mücadele ve İstiklâl Harbi isimleri de verilmektedir. Hem kahraman ordumuzun hem de milletimizin verdiği büyük mücadele ile Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandı.

Sakarya Meydan Muharebesi: Kurtuluş Savaşı’nın önemli mücadelelerinden biridir. Yunan askerlerinin Sakarya şehrine kadar ilerlemesi üzerine Türk birlikleri vatanımıza göz dikenlere karşı 23 Ağustos’ta saldırıya geçmiştir. Çarpışma 21 gün 21 gece sürmüştür. Tarihler 13 Eylül’ü gösterdiğinde ise düşman Sakarya’nın batısına çekilmiştir. Muharebe Mareşal Fevzi Çakmak komutasında büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi: Millî Mücadele’nin en önemli savaşlarından biridir. Mücadele 26 Ağustos’ta Afyon’da başlamıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu mücadeleyi bizzat kendisi yönetmiştir. Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine Başkomutanlık unvanı verilmişti. Bu sebeple bu mücadelelere Başkomutanlık Meydan Muharebesi ismi verilmiştir. 

Takvimler 30 Ağustos’u gösterdiğinde Dumlupınar’da düşman bozguna uğratılmıştır. Etrafı sarılan düşman tümenleri büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Her yıl gelen Ağustos ayında millet olarak bizler, 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’nun kapılarını İslâm’a açan Malazgirt Meydan Muharebesini, 30 Ağustos 1922 tarihinde Anadolu’nun kapılarını düşmanlara kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesini ve diğer zaferlerimizi hatırlarız. 

Bugün Ağustos sıcağında kanını din, iman, vatan, millet ve istiklal için akıtan şehitlerimizi ve  gazilerimizi hatırlıyoruz. Zaferlerin gölgesinde nefes alıyor ve yaşıyoruz.

Yine bu ayda tarihimize gider, ondan aldığımız güçle bu günümüzü ve geleceğimizi inşa ederiz. 

Zaferlerin arkasındaki yüksek inanç ve ruhu iyi anlamak

Zaferler ayında biz müminlere düşen, zaferlerle övünmekten ziyade, bu zaferlerin nasıl elde edildiğini, zaferlerin arkasındaki yüksek inanç ve ruhun ne olduğunu  anlamaktır. 

Bugün de aynı iman ve ruha  sahip olup olmadığımızın muhasebesini yapmaktır.

​İslam coğrafyasının bugünlerde maruz kaldığı zulüm, zorbalık, haksızlık ve tüm kötülükler, zaferlerimizi ve bu zaferlerin arkasındaki yüksek ruhu yeniden anlamaya olan ihtiyacımızı daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de “Öyleyse kâfirlere itaat etme ve onlara karşı Kur’an’la büyük bir savaş ver” (Furkan, 25/52) buyuruyor Rabbimiz. 

Kur’an silah olmadığına göre, bu ayetin işaret ettiği mana: İnsanlığa İslamı/Kuran-ı tebliğ ederek insanların gönüllerini kazanmak, kalplerin Kur’anî hakikatlere açılmasına vesile olmaktır.

Gerçek zafer, egemen olma hırsına kapılmadan, Kur’anî hakikatleri, iyiliği, güzelliği, meccanen herkesin avucuna bırakabilmek olsa gerektir.

Asıl fetih, insan iradesini incitmeden, baskı ve zorlama yapmadan, imanın ve İslâm’ın, sevgi ve barışın gönüllere yerleşmesi sağlamaktır.

Unutmayalım ki ecdadımızın zaferlerden zaferlere koşmasının altında işte bu yüksek ruh ve iman vardır.

Onlar, i’la-yı kelimetullah (Allah’ın kelamı Kur’an-ı tebliğ etmek ve yaymak) uğruna savaşmışlar ve yaşamışlardır. Allah adı en yüce olsun diye mücadele vermişlerdir.

Yeryüzünde hak, hakikat, adalet, hukuk, ahlak, barış ve huzur egemen olsun diye çaba sarf etmişlerdir. 

İslâm’ın barış ve esenlik dini olduğunu bütün dünyaya göstermişlerdir. Mazlumların sığınağı, zalimlerin korkulu rüyası olmuşlardır. 

Şehadet arzusunu hiçbir zaman yüreklerinden eksik etmemişlerdir. 

Din, iman, millet, vatan ve mukaddesat uğruna gerektiğinde candan ve canandan vazgeçmeyi göze almışlardır.

 “Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır” (Tevbe,9/11) ayeti gereğince hareket etmişlerdir.

Zaferlerin arkasında hep aynı bu ruh vardır. Bedir’de de aynı ruh vardır, Mekke’nin fethinde de aynı ruh vardır. Malazgirt’te de… İstanbul’un fethinde.. Çanakkale zaferinde de, Kurtuluş Savaşı’nda da aynı ruh vardır. 

Zaferler Allah’tandır 

Evet, başarı ve zafer Allah’tandır. Allah’ın yardımıyladır. Zira Allah’ın yardımı varsa fetih/zafer yakın demektir (Saff,61/13). Yardım ise beklemekle gelmez. 

Müslümanlar, Allah’ın yardımını celbedecek bir halet-i ruhiye içinde olmalıdırlar. Allah’ın yardımının gelmesi için gayret göstermelidirler. 

İmanlarını güçlendirmelidirler. İbadetlerini halisane yapmalıdırlar. Ahlaklarını güzelleştirmelidirler. Ruhen ve bedenen zafere hazır olmalıdırlar. Sonrasında da Allah’a tevekkül edip neticeyi yine O’ndan beklemelidirler.

Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran, fetihler yapan bütün büyüklerimizi, ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz. 

Bugün de ordumuz ve güvenlik güçlerimizin yurt içinde, yurt dışında yaptıkları mücadelelerini zaferle taçlandırmalarını temenni ediyoruz.

Kerim Kitabımızda Rabbimizin bizlere öğrettiği şu dua ile yazımızı tamamlayalım:

Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl! Ve kâfirler güruhuna karşı bize yardım et, bize zafer ihsan eyle!” (” Âl-i İmrân 3/147).

Vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz