TRT2 – Yeni Türkiye0 ya da AKP İçin U Dönüşü Zamanı

0

Dün sabah Türkiye’nin bazı evlerinde ufak da olsa bir iyimserlik hali yayıldı. Güne Sergio Leone’nin Ennio Morriconne müzikleri ile bezeli muhteşem filmi “İyi, Kötü ve Çirkin” ile başladılar. Spagetti Western’in bu en unutulmaz örneğinin arzı endam ettiği kanalın bir zamanlar bu ülkede kültür ve sanat ile özleşmiş TRT2 olmasının çok özel bir sembolik değeri vardı. Önemli olan filmden ziyade dejavu halinde bir iyimserliğin hayalini kuran insanlardı.

Filmin ertesinde başlayan Pazar konseri ise İdil Biret’in piyanoda uçuşan parmakları ile adeta Erdoğan jargonu ile pastanın kaymağı oldu. Hikmet Şimşek eksik de olsa Rengim Gökmen’in karizması da aşağı kalır değildi. Klasik Müziğin tınıları uçuşurken göz gezdirdiğim twitterdaki ruh hali bu iyimserliğin yayılması idi.

Sadece 1 film ve 1 konserden yansıyan bu pozitif hali konserin hemen bitiminde zuhur eden Hülya Koçyiğit’i ve ben bu satırları yazarken ekranı kaplayan Alev Alatlı’nın ideolojik tahakküm diline katkı maksatlı varlıklarını tabii ki izlemedim. Aslında dünkü yazıda da vurguladığım; Saadet Özen üzerinden artan beklentinin hiç de kolay bir süreç olmadığıydı.

Cumhurbaşkanı danışmanlarının ardı ardına yer aldığı bir TRT2’nin izlenme oranının iniş çıkışına bakarken gözlerimiz yorulacaktır. Tüm kanalları ve medyaları kapsayan ve kaplayan iktidar ideolojisini TRT2’de de görmenin sakıncaları bakalım ne kadar zamanda anlaşılacak.

Dünkü yazıma twitterdan yorum yapan bir okur, Ahmet Murat Özel’in akademisyen ve şair olduğundan bahisle edebiyat programı yapmasının abes olmadığını ifade etti. Sorun Ahmet Murat Özel’de değil tabii ki. Sorun iktidarın dilini kullanmayan hiçbir yazarın ya da akademisyenin bu programı yapmasına müsaade edilmemesi. Örneğin Aslı Erdoğan’a Ahmet Özel’e verilen şans verilebilir mi?

TRT2’nin önünde iki yol var: Birisi, kanalı iktidarın söylemleri ile kendini aynılaştırmış dile tabi tutmak. Diğeri ise, ağır ağır da olsa yitip giden tartışma ortamını kendi eliyle yaratmak. İktidarın övgü istiabının dolduğu, dünyada çok az iktidara nasip olan yazılı ve sözlü iltifatın mahşere kadar tek iyi bir söz edilmese dahi yeteceği bir dönemdeyiz.

İktidarın ihtiyacı olan yegane gıda eleştiri.

Zaten toplumun ortak vergileri ile faaliyet gösteren bir kurumu, iktidar sözcüsü haline getirmek başlı başına abesle iştigal idi bugüne kadar. Yine de toplumun özellikle okuyan yazan kesimini dışlamak suretiyle bunu yaptı. TRT siyaset alanındaki tek tipliğini kültür alanına taşımıştı. Bu defa yeniden keşfettiği TRT2 ile beraber bunu hoşlanılır kılma telaşında. TRT Genel Müdürünün “kültürün tek kanalı olacağız” ibaresinde de bu abesliğin bir diğer veçhesi gözümüze sokulmuştu aslında.

Telaş ile yola çıkmak insanı hataya sürükler. Daha ilk günden kanalı Alatlı-Koçyiğit ile boğmak aslında konserle çağırdıkları seyirciye derdimizi anlatır mıyız demek. Oysa ki konseri seyredenlerin ya da Saadet Özen’i bekleyenlerin dinlemek istedikleri bunlar değil.

Aslında sadece onların değil Türkiye’nin tamamının aynı yüzlerin aynı şablonları tekrarından kazanılacak bir girdisi kalmadı.
Buna iktidarın kendisi öncelikle dahil.

Herkes farklı söz söyleyen insanları duymak istiyor. Aslında buna en çok ihtiyacı olan da toplumdan topladığı vergileri sadece iktidarı öven kanallarla tüketmemesi gereken ortak yönetme aklı.

TRT2’den sanat konusunda gösterdiği özeni kültürün çoğaltılması konusunda da talep ediyoruz. İlk günün bilançosuna Tayyip Erdoğan’ın yok yere eleştirdiği Mozart’ı müdafaasıyla da gündeme gelen Gülsin Onay’ı da eklemek lazım. Ben Gülsin Hanım’ı hem haftanın portresine konu etmiş, de Mozart’a yönelik taarruzu da bir yazımda eleştirmiştim.

AKP’nin eski Türkiye’de kurulmuş temel üzerinden yarattığı yeni Türkiye’nin özellikle iktisat alanında vardığı sonucun arka planının yanlış siyasi duruş olduğu gerçeği kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Sosyal medyalar çağında TV’nin onca alternatifi varken onu izlenmekten alıkoyan bir tek tiplikle malul edilmesi bir dala tırmanıp o dalı ağaca tutunduğu noktadan kesmekti aslında.

AKP bindiği dalın neredeyse tamamını kesti.
Geride incecik bir lif kaldı.
Bu ince lifi dalı kurtaracak kadar beslemek için TRT2 iyi bir fikir.
TRT2’yi aynı baltacılarla doldurmak ise kötü bir fikir.

Akıllı insanlar aynı şeyleri yapıp farklı sonuç elde etmeyi beklemezler.
Türkiye’nin akla ihtiyacı var.
AKP’nin ise tek bir şey yapması gerekiyor: U dönüşü yapacak ve gittiği istikametin tam zıddına sürecek.
U dönüşü yapmak için biraz manevra gerekir. Manevrayı bekleyebiliriz.
Ama sadece bir süre.
Sonuçta tv kumandasında düğme çok.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz